Odysseus Arnavut muydu?
Bilindiği üzere, Ege'li büyük ozan Homeros'un çoğunlukla bir roman olarak hatta film olarak nitelendirilen ( bu aralar, ünlü yönetmen Christopher Nolan tarafından filmi de çekiliyor) ünlü destanı Odysseia, bir "kişi"nin destanıdır.
Bu destan, İthake kralı Odysseus'un Troya savaşı biteli on yıl olmasına rağmen yurduna dönmemesi üzerine, karısı Penelopeia'ya talip ithake ve komşu ülkelerin gençleri, ithake sarayına yerleşmiş varını yoğunu sömürmekteyken, Odysseus'un öldüğü ve bir daha dönmeyeceği söylentileri çoğalınca oğlu Telemakhos, Troya'dan dönmüş diğer Akha önderlerine babasının akibetini sormaya gitmesiyle başlar.
Bunun üzerine Olimpos'taki tanrılar, Kalypso'nun adasında tutuklu bulunan Odysseus'un ülkesine dönmesine karar verirler.
Odysseus kendine bir sal yapar ve yola koyulur.
Odysseus'un, yurdu Ithake'ye dönüşü sırasındaki maceralarının anlatıldığı bu destanı, yıllar önce okumuştum. Geçtiğimiz günlerde birşeyler okumak üzere kitaplıkta okumadığım yada tamamlamadığım kitap var mı diye bakınırken Odysseia elime takıldı. Kitabın sayfalarını çevirirken sonunda muhtemelen ilk okuduğumda gördüğüm ancak şimdi unutmuş olduğumu düşündüğüm bir harita çizimi çarptı gözüme. Homeros'un daha harita kavramının bile olmadığı bir zamanda kendisinin çizdiği bu şaşırtıcı harita, Odysseus'un destandaki meceralarının geçtiği bölgeleri bugünkü gerçekliği ile gösteriyordu. Savaşa gittiği Troya ve hapsedildiği Kalypso'nun adasına kadar tüm bölge belirtilmişti. Haritada bu kez gözüme çarpan ve beynimde bir ışık çakmasına neden olan ise Odysseus'un yurdu Ithake' nin yeriydi. Ithake, Yunanistan'ın biraz üzerindeki bir bölge olarak belirtilmişti.
Birden burası neresi? Derken,
Arnavutluk! Diye haykırdım.
O anda, Ithake' ye gizlice döndükten sonra konağında, karısı Penelope'nin taliplerine karşı kurduğu akıllıca planlar ile ( kendisi zaten "çok akıllı Odysseus" olarak anılıyordu) savaşan, oku ile attığını vuran Odysseus'un yanında hissettim kendimi. Odysseus'tan yüzyıllar sonra aynı topraklarda yaşamış atalarımı hatırladım tek, tek.
Odysseus'un keskin nişancılığı başta olmak üzere cesareti, yine aynı bölgede yaşanmış "Arnavut" öyküsünde kendini bulmakta.
Hikayeye göre, Arnavutluk'ta yüksek tepelerde dolaşan genç bir avcı, içinde bir yavru olan kartal yuvası ile karşılaşır. Ana kartal yuvadan ayrılmış, getirdiği yılanla oynaşan yavrunun henüz ölmemiş yılan tarafından tam ısırılacağı sırada genç avcı, okuyla yılanı öldürür ve yavruyu alıp evine götürmek ister. Yolda, güçlü kanat çırpınışı ile kendisine yaklaşan ulu, çiftbaşlı bir kartal, avcıyı durdurur, yavrusunu kendisine bağışlaması karşılığında genci, gözlerinin keskinliğine ve kanatlarının gücüne kavuşturacağını belirtir. Avcı yavrusunu kartala geri verir.
Bu genç daha sonra bölgede keskin nişancılığı ile tanınır ve halk tarafından "kartalın oğlu" olarak adlandırılan shqipetär adını alır. Ülkesi de Shqipetäria yani "Kartallar ülkesi" olarak anılır. Çift başlı kartal sembolü de Arnavutların bayrağında yer alır...
Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine...

